Maddeden Gelen Enerji
Nükleer enerji, düşük
üretim maliyeti, yüksek ilk yatırım maliyeti, yakıt fiyatlarındaki
değişimlere karşı duyarsızlık, uzun işletme ömrü ve kayda değer
yasal düzenleme maliyeti ile karakterize edilmektedir. |
Maliyetler, Riskler Ve
Sorumluluklar
Nükleer Enerji
Ekonomisini Etkileyen Etmenler
Şekil 1, bir nükleer santralin ömrü boyunca elde edilen
gelirleri ve yapılan harcamaları göstermektedir. Bu şekil,
nükleer enerji ekonomisi ile ilgili aşağıda verilen
karakteristik özelliklerini ortaya koymaktadır:
Yüksek ilk yatırım maliyeti,
Uzun planlama süresi ve işletme ömrü,
Düşük yakıt ve işletme/bakım maliyetleri,
Enerji üretiminin sona ermesinden sonra (özellikle ışınetkin atıkların yönetimi ve tasfiyesi ile sökme işlemleri sonucunda) maruz kalınan kayda değer maliyetler.
Nükleer Üretim Maliyetinin
Unsurları
Yatırım maliyetleri, santralin inşasını, santral-ömrü boyunca belirli dönemlerde gerçekleştirilen yenileme çalışmalarını ve santralin sökülmesini içermektedir. İşletme-bakım maliyetleri, temel olarak personel, eğitim, güvenlik ve düşük/orta seviyeli radyoaktif atıkların yönetimi giderlerini içermektedir. Aslında, bu maliyet kalemi, yatırım ve yakıt kalemi olarak sınıflandırılmayan bütün maliyet kalemlerini kapsamaktadır. Yakıt giderleri, yakıt çevrimi ile ilgili bütün faaliyetleri içermektedir. Bu faaliyetler arasında uranyumun satın alınması, dönüştürülmesi, zenginleştirilmesi, yakıt demetlerinin imalatı, kullanılmış yakıtın ön işlemden geçirilmesi, depolanması, açık çevrim prensiplerine göre yeniden-işlenmesi ve yeniden-işleme tesislerinden çıkan yüksek atıkların depolanması bulunmaktadır. |
Elektrik üretim maliyetleri, genellikle, yatırım, işletme-bakım ve yakıt şeklinde üç ana kategoriye ayrılmaktadır.
Yatırım maliyetleri, tasarım, inşaat, santral belirli bir yaşa geldiğinde yapılacak yenileme ve sökme maliyetlerini içermektedir. Son bileşen, santralin kapatılmasından santral sahasının ulusal politikaya uygun olacak şekilde tahliyesine kadar karşılaşılan tüm maliyetlerden oluşmaktadır. Yatırım maliyeti sökme sırasında üretilen ışınetkin (radyoaktif) ve diğer atıkların tasfiye edilmelerine kadar yönetilmelerine ilişkin maliyetleri de içermektedir. Bu maliyetlere, inşaat ve işletme aşamalarına geçebilmek için lisanslama otoritesinden alınması zorunlu lisansların sağlanmasına yönelik harcamalar da eklenmektedir.
Yatırım maliyetleri finanse edileceğinden, faiz yüküne maruz kalınması kaçınılmazdır. Bunlar, tipik olarak 20-25 yıllık bir dönem zarfında amortize edilmektedir ve dolayısıyla da, borç geri ödemesi elektrik üretim maliyetinin bir parçası haline gelmektedir. Sökme ve bununla bağlantılı –onlarca yıl sürebilecek- atık tasfiye işlemleri için bir fonun bir kenara ayrılmasına veya santral işletmecisi tarafından bu masrafların ödenmesine de gerek bulunmaktadır.
İşletme-bakım maliyetleri, yatırım ve yakıt maliyeti olarak değerlendirilmeyen bütün maliyet kalemlerini içermektedir. Aşağıda listelenenlerle ile ilgili tüm faaliyetler, işletme ve bakım maliyeti olarak dikkate alınmaktadır:
İşletme ve destek personeli,
Personel eğitimi,
Fiziksel güvenlik,
İş sağlığı ve güvenliği,
İşletme atıklarının yönetimi ve tasfiyesi.
Ayrıca, günlük
harcamalar ile (santrallerin devre dışı bırakılmasını
gerektiren) periyodik bakım ve denetim faaliyetlerinden doğan
maliyetler de bu kapsama girmektedir. Yatırım maliyetleri
inşaattan sonra esas itibariyle sabitlendiğinden, işletme ve
bakım maliyetleri mevcut bir santraldeki maliyetlerin
azaltılması açısından en önemli fırsatı teşkil etmektedir.
Yakıt maliyetleri, uranyumun satın alınması, dönüştürülmesi ve
zenginleştirilmesi, yakıt imalatı, kullanılmış yakıt ile
ilgili işlemler, yeniden işleme, nakliye veya yeniden
işlenmesinden kaynaklanan yüksek-düzeyli atık veya kullanılmış
yakıtın tasfiye maliyetlerini içermektedir. Yakıt maliyetleri,
nükleer kökenli elektrik üretim maliyetinin sadece %20’sini
oluşturduğundan, nükleer santraller, fosil yakıtlı
santrallerin aksine, yakıt fiyatı dalgalanmalarına karşı
görece duyarsızdır.
Üretim maliyetleri ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, Şekil
2, nükleer kökenli elektrik üretim maliyeti bileşenlerinin
göreceli ağırlıklarını göstermektedir.
Uzun Dönemli Finansal
Riskler ve Sorumluluklar
Bir nükleer santral inşa etme veya mevcut bir nükleer santralı
işletmeye devam etme kararı, diğer enerji kaynaklarıyla
karşılaştırıldığında daha büyük bir ticari risk taşımaktadır.
Bunun nedenleri aşağıda listelenmiştir:
Uzun planlama süreci ve uzun işletme ömrü, piyasadaki uzun vadeli değişiklikler için daha büyük bir potansiyel sunmakta ve santral gelirlerini olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilmektedir,
Büyük ölçüde yüksek ilk yatırım maliyetinden kaynaklanan yüksek sabit-maliyet bileşeni, piyasa koşullarındaki kısa vadeli dalgalanmalara karşı daha büyük bir savunmasızlık yaratmaktadır,
Güçlü düzenleyici çerçeve (lisanslama otoritesinin mevzuatları ve denetimleri), işletme esnekliğini azaltmakta ve maliyetler üzerinde (geçmişte karşılaşıldığı üzere) olumsuz etki yapabilecek "yeni mevzuatlara uyum için değişikliklerin talep edilmesi" olasılığını gündeme getirmektedir,
Sökme ve uzun-ömürlü atık tasfiyesi maliyetleri belirsizlikler içermektedir,
Nükleer olmayan santraller olumsuz ekonomik koşullar altında mevcut stoklarını satabilir veya bunlar üzerinden ticaret yapabilirken, bu husus nükleer santraller için pratikte gerçekleşememektedir (örnek olarak, gaz yakıtlı bir santral sahip olduğu veya satın aldığı gazı piyasada satışa sunabilir).
Nükleer santrali sökme maliyetleri ve sökme sonucu ortaya çıkan atıkların yönetim maliyetleri yüksek olmakla beraber, bunlar, santralin uzun işletme ömrü nedeniyle büyük ölçüde indirgenmekte ve toplam ömür-boyu maliyetlerinin sadece küçük bir bileşenini oluşturmaktadır.
Santrallerin uzun hizmet süreleri dikkate alındığında, gelecekteki maliyetler ile ilgili belirsizliklerin olması söz konusu olmaktadır. En önemli belirsizliklerden birisi, değişen ve muhtemelen daha da sıkı hale gelen lisanslama otoritesi kaynaklı düzenleyici mevzuatlardır. Yeni çıkan mevzuata uyum sırasında ortaya doğal olarak yeni masraflar çıkmaktadır. Dolayısıyla, santrali sökme için ayrılan ödeneğin bir bölümü belirsizlik ödeneği olarak bu amaçlar için de kullanılmaktadır.
Bu maliyetlerin
santralin beklenen ömrü boyunca kazanılacak gelirlerden
karşılanması öngörülüyorsa, santral ekonomik nedenlerden
ötürü, planlanandan önce kapanması veya öngörülen geliri elde
edememesi durumunda, sökülme amacıyla yeterince paranın
toplanamaması gibi bir risk bulunmaktadır. Bununla birlikte,
geçmişteki tecrübeler, söz konusu parasal fonların, santralin
erişilebilen işletme ömründen daha kısa sürelerde
toplanabildiğini göstermiştir. Öte yandan, ilgili
teknolojilerin gelişmesi suretiyle öngörülen maliyetlerin
azalması da söz konusu olabilecektir.
Rekabete İlişkin Hususlar
Elektrik Üretiminin
Mukayeseli Maliyetleri
Nükleer ile bazı fosil yakıtlı santrallerin elektrik üretim maliyetlerinin temsili bir karşılaştırması Şekil 3’de verilmektedir.
Nükleer enerji ile karşılaştırıldığında, doğal gaz yakıtlı santraller düşük ilk yatırım ve yüksek yakıt maliyetine sahip bulunmaktadır. Kömür yakıtlılar ise her iki maliyet kaleminde de orta seviyededir. Yakıt giderleri, genel olarak, fosil yakıtlı santrallerin üretim maliyetlerinin nispeten büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla fosil yakıtlı santraller yakıt fiyatı oynamalarına karşı duyarlı bulunmaktadır.
Rüzgar ve hidrolik
enerji gibi yenilenebilir enerji kaynakları, üretilen birim
enerji başına yüksek ilk yatırım ve düşük üretim maliyetlerine
sahip olma özellikleriyle nükleer enerji ile benzerlik
göstermektedir.
Mevcut Santraller
Nispeten düşük nükleer yakıt maliyetleri, verimlilik artışı
sağlayan son gelişmeler ve birçok mevcut santral için ilk
yatırım maliyetlerinin hali hazırda önemli ölçüde amortize
edildiği gibi hususlar ışığında mevcut nükleer santrallerin
dünya çapında rekabet edebilir olduklarının kanıtlandığını
söylemek mümkündür.
Avrupa Komisyonu’nun elektrik üretim maliyetleri hakkında
sağladığı veriler (yatırım, işletme-bakım ve yakıt maliyetleri
dahil), nükleer enerjinin yüksek ilk yatırım maliyetleri
dikkate alındığında bile rekabetçi olduğunu göstermektedir
(bakınız Tablo 1).
Tablo 1. 7000 Saatlik İşletme için Elektrik Üretim Maliyetleri (1990 Avro ¢/kWsaat) |
|||||||
Kömür | Petrol ve Linyit | Doğal Gaz | Nükleer | Biyogaz | Güneş (fotovoltaik) | Rüzgar | |
En Düşük | 3.2 | 4.9 | 2.6 | 3.4 | 3.4 | 51.2 | 6.7 |
En Yüksek | 5.0 | 5.2 | 3.5 | 5.9 | 34.5 | 85.3 | 7.2 |
Kaynak: Avrupa Komisyonu. Green Paper. Towards a European Strategy for Energy Suppy (Brussels, EC 2000), Ek 2, Tablo 1, vergi ve sübvansiyon dahil edilmeden belirlenen değerler. |
ABD kaynaklı işletme maliyetleri (yalnızca işletme-bakım ve
yakıt giderleri) hakkında veriler benzer sonuçlar
göstermektedir. 1999’da, işletme masrafları: nükleer
santraller için 1.92 ABD ¢/kWsaat, fosil yakıtlı santraller
için 2.02 ABD ¢/kWsaat, hidrolik için 0.68 ABD ¢/kWsaat ve gaz
türbinleri için 3.87 ABD ¢/kWsaat olarak bildirilmiştir.
Mevcut santrallerin ömürlerini uzatma veya kapasitelerini
arttırma için gerekli maliyet, tipik olarak yeni bir santral
yapmak için gerekli maliyetin çok altında bulunması nedeniyle,
son yıllarda yeni nükleer santraller inşa etme yerine, mevcut
santrallerde kapasitelerinin arttırılması çalışmalarının
yaygın bir şekilde yapılmakta olduğu gözlenmektedir.
Serbestleştirilen
Piyasalarda Nükleer Enerji
OECD/NEA’nın 2000 tarihli “Rekabetçi Elektrik Piyasalarında
Nükleer Enerji” isimli çalışması, Finlandiya, Almanya,
Hollanda, İspanya, İsveç, ABD ve İngiltere’deki nükleer
santrallerin kendi liberal piyasalarında rekabetçi olduklarını
ortaya koymuştur.
Piyasalardaki serbestleştirme, genelde, işletme verimliliğinde
ve karlılığında iyileşme sağlanması şeklinde sonuç vermiştir.
Bir santralin sıkı nükleer güvenlik gereklerini karşılayacak
şekilde yönetilmesi için yapılan baskıların, rekabetçi
performans için güvenilir bir temel oluşturduğu görünmektedir.
Yeni Santraller
OECD/NEA’nın 1998 tarihli “Elektrik Üretimi Maliyet
Projeksiyonları” isimli çalışması, çeşitli yakıt türleri için
hepsi aynı seviyeye getirilmiş elektrik üretim maliyetlerini
karşılaştırmaktadır. Sonuçlar, yeni nükleer santral inşa etme
cazibesinin, ülkeden ülkeye değiştiğini, geçerli iskonto oranı
dahil olmak üzere, ülkeye özgü etmenlere bağlı olduğunu
göstermektedir. Örneğin, çalışmaya göre, nükleer enerji yılda
%5’lik iskonto oranları söz konusu olduğunda 12 ülkenin 5’inde
en ucuz iken, yılda %10'luk bir iskonto oranı ile hiçbirinde
en ucuz değildir.
Tablo
2.
Avrupa
Birliğinde Elektrik üretim Dış Maliyetleri
Kaynak
Dış
Maliyetler
(Avro
¢/kWs)
Yeni nükleer santraller için görece yüksek yatırım maliyeti
temel bir etmendir. Yeni santrallerin inşasını rekabet
koşulları altında ticari olarak daha cazip kılmak için,
yatırım maliyetlerinin azaltılması gerekmektedir. Daha
maliyet-etkin yeni tasarımlar, geliştirilen inşaat
yöntemleri, standardizasyon ve seri olarak çok üniteli
inşaat, nükleer santrallerin yatırım maliyetini azaltmaya
yönelik seçenekler arasında bulunmaktadır. Bu şekilde
yatırım maliyetlerinde iyileştirme sağlanması mümkündür.
Örneğin, 1990’larda Japonya’da, standart bir ileri tasarımın
çift ünite olarak inşa edilmesi, inşa işleminin 6 yılın
altında tamamlanmasını mümkün kılmıştır. Kaldı ki daha
önceleri bu inşaat süresi 7-10 yıl arasında değişmekteydi.
Kashiwazaki-Kariwa sahasında iki ileri tasarım kaynar sulu
reaktörünün (ABWR) inşası (başlangıçtan ticari işletmeye
kadar) 62 ve 65 ayda gerçekleştirilmiştir.
Bununla birlikte, rekabetçi bir piyasadaki yüksek finansal
sorumluluk ve risk düzeyleri, yeni nükleer santralleri özel
sektörün tek başına finanse etmesini güçleştirmektedir
Tarihsel olarak geçmiş yıllarda, nükleer enerjiden
yararlanma kamu-özel sektör işbirliği ile götürülmüştür.
Bugün gündeme gelen en önemli sorulardan birisi, bu
kamu-özel ilişkisinin sektör kuralsızlaştırılmış serbest
piyasa koşullar altında sürdürülüp sürdürülemeyeceği veya
sürdürülmesinin gerekip gerekmediğidir.
Dış Maliyetler
Kömür
ve Linyit
1.8-15.0
Petrol
2.6-10.9
Doğal
Gaz
0.5-3.5
Hidro
0.04-0.7
Güneş
(Fotovoltaik)
0.1-0.3
Biyokütle
0.1-5.2
Rüzgar
0.05-0.25
Nükleer
0.3-0.7
Kaynak:
Avrupa Komisyonu, ExternE – Externalities of Energy,
Vol. 10: National Implementation (Luxembourg: EC,
1999), p.6
Dış maliyetler, toplum ve çevre üzerine yüklenen maliyetlerdir ve bunlar enerjiyi üretenlerin ve tüketenlerin maliyeti olarak ele alınmaz ve piyasa fiyatını hesaplarken ihmal edilir. |
Nükleer enerji ile diğer elektrik üretim yöntemleri arasındaki farklardan birisi, diğer elektrik kaynaklarının maliyetine dâhil edilmeyen ve dış maliyet olarak ele alınan bazı maliyet kalemlerinin, nükleer enerjide iç maliyet olarak ele alınması ve maliyet hesaplarına dahil edilmesidir. Bunlar arasında en önemlisi radyoaktif atık yönetimi ve tasfiyesi maliyetidir. Nükleer kaynaklı elektriğin serbest piyasada fiyatı belirlenirken, bu maliyet kalemi de hesaba dâhil edilmektedir.
Fosil yakıtlı
santraller, nükleerde olduğu gibi, havaya ve suya olan
emisyonları azaltmaya yönelik belirli maliyetleri üstlense de,
atığın önemli bir bölümü maliyetleri topluma yükleyecek
şekilde atmosfere boşaltılarak tasfiye edilmekte ve elektrik
fiyatına yansıtılmamaktadır. Tablo 2, yakıt türüne göre
elektrik üretim tesislerinin dış maliyetleri üzerine Avrupa
Komisyonu tarafından yapılan çalışmanın sonuçlarını
göstermektedir. Bu dış maliyetler, sadece atıklarla ilgili
maliyetleri değil, aynı zamanda halk sağlığına olan etkileri
gibi olası maliyetleri tüketici tarafından değil de toplum
tarafından karşılanan zararlı etkileri de içermektedir.
Fosil yakıtlı üretim tesislerinin yukarıdaki tabloda
gösterilen dış maliyetleri de hesaba dahil edilmiş olsaydı,
nükleer enerjinin ekonomik rekabet gücü, bu kaynaklara göre
dramatik bir şekilde artacaktı. Örneğin, sadece karbon
emisyonlarına ilişkin dış maliyetler bir “karbon vergisi”
aracılığıyla hesaba katılmış olsa, bu vergilerin aynı
seviyeye getirilmiş elektrik üretim maliyetleri üzerindeki
etkisi kayda değer ölçüde önemli hale gelebilmektedir (bkz.
Şekil 4).
Nükleer enerji ilk yatırım maliyetlerinde keskin bir düşüş,
fosil yakıtlı santral maliyetlerinde kayda değer ve
süreklilik arz eden bir artış veya fosil yakıtlı
santrallerde dış maliyetlerin hiç olmazsa bir kısmını hesaba
katmaya yönelik politik kararlar olmadıkça, özel sektörün
yeni nükleer enerji santrallerine yatırım yapmaya ilgi
göstermeyebileceği düşünülmektedir. Bu koşullar
gerçekleşinceye dek, yeni nükleer santral inşası yönündeki
kararların, arz güvenliği gibi, kamu politikalarından
etkilenmesi olası bulunmaktadır. Hükümet düzeyindeki bu
kaygıların rekabetçi piyasalarda giderilip giderilemeyeceği
ve nasıl giderileceği cevabı belirsiz bulunmaktadır ve bu
soru özel sektörün de alanı dışına taşmaktadır.
Kaynaklar
NEA, The Economics of the Nuclear Fuel Cycle, Paris: OECD, 1994.
NEA, Projected Costs of Generating Electricity: 1998 Update, Paris: OECD, 1998.
NEA, Reduction of Capital Costs of Nuclear Power Plants, Paris: OECD, 2000.
NEA, Nuclear Power in Competitive Electricity Markets,Paris: OECD, 2000.
NEA, Nuclear Power Plant Life Management in a Changing Business World, Workshop Proceedings, Washington DC, United States, 26-27 June 2000. Paris: OECD, 2001.
European Commission, ExternE Externalities of Energy. Brussels: European Commission, 1995.
European Commission, ExternE Externalities of Energy - National Implementation. Brussels: European Commission, 1998.
NEA,
Externalities and Energy Policy: The Life-cycle Analysis
Approach, Workshop Proceedings, Paris, France, 15-16
November 2001. Paris: OECD, 2002.
"Nuclear Energy Today" isimli OECD Nükleer Enerji Ajansı Dokümanından Tercüme Eden ve Düzenleyen: SÜLEYMAN SIRRI ÖZTEK