Maddeden Gelen Enerji
Kaynar su reaktörleri (BWR) dünyada PWR'dan sonra en
yaygın olarak kullanılan reaktör türüdür. Bugün, 2
tanesi Japonya’daki dünyanın ilk 3. nesil ileri tasarım
reaktörleri olmak üzere, işletme halinde 93 adet kaynar
su reaktörü bulunmaktadır. Sadece Japonya ve ABD'de
toplam 77 adet BWR /ABWR bulunmaktadır. 2 adet ileri
tasarım ABWR da Tayvan’da inşaat halindedir.
BWR (Boiling Water Reactor), kaynar su reaktörlerinin
İngilizcesinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır.
Nükleer teknolojide kaynar su reaktörlerine kısaca "BWR"
adı verile gelmiştir. BWR'larda da aynen PWR'larda
olduğu gibi ve türbin-jeneratör binalarından
oluşmaktadır. Su hem soğutucu hem de yavaşlatıcı olarak
kullanılmaktadır.
BWR'ların ticari amaçlı ilk olarak Allis-Chambers and General Electric (GE) şirketleri tarafından geliştirilmiştir. Allis-Chambers tasarımı reaktörler zaman içinde yok olmuştur ve bu tasarıma sahip bütün BWR'lar bugün kapatılmış durumdadır. General Electric (GE) tasarımı BWR'lar ise hayatta kalmış ve bugün işler durumda bulunan ticari BWR’ların temelini oluşturmuştur.
Dünyada BWR tasarımı yapan diğer firmalar ASEA-Atom, Kraftwerk Union (KWU),
Hitachi ve Toshiba'dır. Ticari BWR santraller Finlandiya, Almanya,
Hindistan, Japonya, Meksika, Hollanda, İspanya, İşveç, İsviçre ve Tayvan'da
bulunmaktadır. Günümüzde kurulu bulunan BWR'lar 570 ile 1300 MWe çıkış
gücüne sahiptir.
En belirgin farkı soğutucu suyunun PWR'a göre daha düşük basınç altında
tutulup yaklaşık 285 °C sıcaklıkta kaynamasına müsaade edilmesidir. Oluşan
buhar reaktör kalbinin üst bölgesine yerleştirilmiş kurutuculardan
geçirilerek buharla beraber taşınabilecek su damlacıkları ayrıştırılmakta ve
oluşan yüksek kaliteli buhar doğrudan türbine gönderilmektedir.
BWR’da Soğutucu Suyu
Döngüleri
BWR'lar 2 adet su döngüsü ve yardımcı sistemlerden oluşmaktadır. Birinci
döngüde dolaşmakta olan su reaktörün kalbinde ortaya çıkan enerjiyi alıp
buharlaşmakta ve enerjiyi buhar olarak türbine taşımaktadır. İkinci döngüde
denizden veya nehirden alınan su ile birinci döngüde türbinden çıkan
enerjisini kaybetmiş buhar suya dönüştürülmektedir. BWR'larda ayrıca bazı
özgün sistemler de bulunmaktadır.
BWR Birinci Soğutma Suyu Döngüsü
BWR'da birinci döngü, reaktör kalbi, türbin-jeneratör, yoğuşturucu,
ön-ısıtıcı ve pompalardan oluşmaktadır. BWR'larda birinci döngüde üretilen
buhar doğrudan türbin-jeneratöre gittiğinden, soğutucu suyunu aynı zamanda
“besleme suyu” olarak da nitelendirmek mümkündür.
Soğutucu suyu pompalar yardımıyla nükleer yakıtın bulunduğu reaktör kabına
girmekte ve aşağıdan yukarıya doğru yakıt elemanlarının üzerinden akarken
üretilen nükleer enerji yardımıyla ısınarak buharlaşmaktadır. Reaktör kabına
giren su ve çıkan buharın sıcaklığı reaktör tasarımına göre değişse de, bir
fikir vermesi amacıyla giren su sıcaklığının yaklaşık 215°C, çıkan buhar
sıcaklığının da yaklaşık 288°C civarında olduğunu söylemek mümkündür.
Buhar daha sonra ana buhar boru hatlarından geçerek önce reaktör kabının
üzerine yerleştirilmiş nem ayırıcılardan ve buhar kurutucularından geçerek
türbin-jeneratör binasına gelmektedir. Türbinin kanatları çarpan buhar,
jeneratörde elektrik enerjisinin oluşmasına sebep olmaktadır.
Buhar da daha sonra su haline dönüştürülmek amacıyla türbinin hemen altına yerleştirilmiş yoğuşturucuya girmekte, tekrar su haline dönüşmekte ve pompalar yardımıyla ön ısıtıcılardan geçirildikten sonra tekrar buharlaşmak üzere reaktör kalbine gönderilmektedir.
BWR’larda Birinci Döngü Üzerindeki
Pompalar
BWR’in birinci soğutma suyu üzerinde 3 farklı pompa
sistemi bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki şekilde
gösterilmiş ve aşağıda açıklanmaktadır.
1. Besleme Suyu Pompaları: Şekilde “1” nolu olarak
gösterilen pompa “besleme suyu” pompasıdır. Bu
pompaların görevi türbin adasından gelen soğutma suyunu
reaktör kabına basmaktır.
2. Resikülasyon Pompaları: Şekilde “2” nolu olarak
gösterilen resirkülasyon sistemine ait “resirkülasyon”
pompasıdır. BWR’larda bu pompalardan tipik olarak 2 adet
bulunmaktadır. Motorla çalıştırılan bu pompalar
yardımıyla reaktör kabından soğutma suyunun bir kısmı
alınıp tekrar hızlı ve basınçlı bir şekilde reaktör
kabına geri basılmaktır. Resirkülasyon pompaları,
reaktör gücünü kontrol etmek amacıyla kullanılmaktadır.
Bu pompalar hızlandırılınca, reaktörün gücü artmakta,
yavaşlatılınca da azalmaktadır.
3. Jet Pompaları: Şekilde “3” nolu olarak gösterilen ve reaktör kabının
içinde bulunan “jet” pompalarıdır. Bu pompalar yine resirkülasyon sistemin
bir parçasıdır. Tipik bir BWR’da bu pompalardan 16–24 adet
bulunabilmektedir. Resirkülasyon pompasının bastığı “hızlı ve basınçlı
suyun” bu pompanın üst ağzına girmesi ve pompanın iki ağzı arasında basınç
farkı oluşması sonucunda ortaya çıkan emme kuvveti yardımıyla çalışmaktadır.
Jet pompalarının amacı, resirkülasyon pompalarının boyutunun küçük olmasını
sağlamaktır.
BWR İkinci Soğutma Suyu Döngüsü
BWR'ların ikinci su döngüsü yoğuşturucu, pompa, soğuk su kaynağı ve ilgili
boru sistemlerinden oluşmaktadır. Türbin kanatlarına çarparak enerjisini
kaybeden buhar, türbinin hemen altındaki yoğuşturucuya girmekte ve içinde
denizden veya nehirden alınan soğuk su yardımıyla tekrar su haline
gelmektedir.
BWR’larda Diğer Sistemler
BWR santrallerinde, reaktöre giren soğutucudan elde
edilen buhar genellikle doğrudan türbine gönderildiği
için ışınetkindir (radyoaktiftir). Bu nedenle türbin
binasının çevresinde de koruma kabuğu bulunmaktadır.
BWR'larda nükleer enerjinin üretildiği reaktör kalbi
çelikle güçlendirilmiş beton "Birincil Koruma Kabuğunun"
içine yerleştirilmiştir.
Ayrıca reaktör binası herhangi olası bir kaza
durumunda ışınetkin maddelerin atmosfere çıkmasını
engellenmek amacıyla ikinci bir koruma kabuğu ile de
donatılmıştır.
BWR'larda aynı zamanda reaktör kabının altında içi su
ile dolu bir havuz bulunmaktadır. Büyük miktarda buhar
birinci döngüden dışarı kaçarsa bu havuzdaki su
yardımıyla buharın enerjisi alınabilmektedir.
BWR’lar ayrıca reaktör kabına borlu su basan yüksek ve
düşük basınç acil durum reaktör kalbi soğutma
sistemleri, artık ısı taşıma sistemi, reaktör kalbi
sprey sistemi gibi güvenlik sistemi ile donatılmıştır.
BWR’larda Yakıt ve
Kontrol Çubukları
BWR'larda ortalama %3
civarında zenginleştirilmiş uranyum yakıt
kullanmaktadır. Yakıt bölgesi farklı zenginlikte
(düşük, orta ve yüksek) yakıt bölgelerinden oluşacak
şekilde düzenlenmektedir.
BWR'larda içleri uranyum yakıt peletleri ile doldurulmuş
yakıt çubuklarından 90–100 tanesi reaktör tasarımına
göre 6x6, 7x7, 8x8, 9x9 veya 10x10’luk demetler haline
getirilmektedir. Yakıt demetleri de yandaki şekilde de
görüldüğü gibi 4’lü yakıt demeti modülleri halinde
düzenlenmektedir.
Reaktörün yakıt bölgesinde bu yakıt demetlerinden
yaklaşık 750 tanesi yan yana dizilerek silindir şeklinde
bir yakıt bölgesi elde edilmektedir. Reaktör kalbi adı
verilen bu bölge yaklaşık 140 ton uranyum içermektedir.
Her yakıt demeti yaklaşık 4.5 yıl boyunca reaktör
kalbinde kalmaktadır.
BWR tipi reaktörlerin yakıt değişimi ve bakımı
sırasında, yaklaşık 4-6 hafta süre devre dışı kalması
gerekmekte ve bu işlem yılda bir kere yapılmaktadır.
BWR’lar
PWR’lara göre biraz daha farklı kontrol çubuğu
tasarımına sahip bulunmaktadır. En başında kontrol
çubukları reaktör kabının altından kabın içine girmekte
ve hidrolik sistemlerle çalışmaktadır. Kontrol
çubuklarının bor karbür (B4C)
peletlerden veya sıkıştırılmış tozdan imal edilen haç
şeklinde kamalardan oluşmaktadır. Kontrol kamalarının
uçlarında, uzun süreli kapalı kalma durumlarında kontrol
kamasını korumak amacıyla nötron yutucu hafniyum da
kullanılmaktadır.
BWR’larda ayrıca Gadolinia (Gd2O3)
olarak adlandırılan sabit nötron zehiri de
kullanılmaktadır. Gadolinia uranyum dioksit yakıt
peletlerine karıştırılarak uzun vadeli güç dağılımı
kontrolü için kullanılmaktadır.
BWR reaktörlerin kontrol kamaları ve motorlu
resirkülasyon pompaları yardımıyla kontrol edilmektedir.
Soğutma suyu aynı zamanda yavaşlatıcı görevi
gördüğünden, suyun akış hızını resirkülasyon pompaları
yardımıyla değiştirerek, suyun hacmi ve dolayısıyla
nötronların yavaşlatılması ayarlanabilmekte ve böylece
güç kontrolü yapılabilmektedir.
BWR’ların Tarihçesi
İlk ticari
BWR tipi reaktör California'daki Humboldt Bay'da 1961
yılında Dresden–1 adıyla işletmeye alınmıştır. Bu ilk
modellerde BWR/1 adı verilmiştir. Dresden–1’e aslında
tam anlamıyla bir BWR gözü ile bakılmamaktadır. Çünkü
ilk BWR’ların buhar kazanı ve buhar üreteçleri
bulunmaktaydı. İlk döngüdeki su kaynadıktan sonra
doğrudan türbine değil kabının üzerindeki kazana ve
buhar üreteçlerine gitmekteydi.
BWR’lar takip eden yıllarda bir dizi geliştirme evriminden geçmiştir. Bu evrimin ana hedefi tasarımın sadeleştirilmesi olmuştur. İlk sadeleştirme, reaktör kabının üzerideki buhar kazanının kaldırılması olmuştur. Böylece BWR tasarımı aynen PWR’lar gibi çift döngülü ve buhar üreteçli bir hale gelmiştir. Bu tip BWR/1’lere en güzel örneklerden bir taneside aynı PWR’lara benzer buhar üreteçli tasarımı ile Almanya’da 1966 yılında şebekeye bağlanan Gundremmingen KRB reaktörüdür.
1969 yılında ABD’de kurulan Oyster Creek reaktörü ile
ilk BWR/2 modeli hizmete alınmıştır. BWR/2’lerde artık
buhar üreteçleri kullanılmamakta, buhar doğrudan türbine
gönderilmektedir. BWR tasarımı BWR/2 ile birlikte tek
döngülü klasik şeklini almıştır. BWR/2’lerde reaktör
kabında 5 adet resirkülasyon pompası kullanılmaktadır.
1971 yılında BWR/3 modeli Dresden-2 ABD’de hizmete
girmiştir. BWR/3 modelinde ilk kez jet pompaları
kullanılmıştır. Jet pompaları sayesinde BWR/2’lerde
kullanılan 5 adet resirkülasyon pompasının sayısı
BWR/3’lerde 2’ye indirilmiştir.
1972 yılında %20 güç artışı sağlanmış ilk BWR/4 modeli
Vermont Yankee santralında işletmeye alınmıştır.
İlk BWR/5 modeli ise 1978 yılında Japonya’da Tokai-2
santralında devreye girmiştir. BWR/5 modelinin en önemli
özellikleri arasında geliştirilmiş acil durum soğutma
sistemleri ve vana akış kontrolü bulunmaktadır.
İlk örneği Taywan’da 1981 yılında Kuo-Sheng nükleer
santralında hizmete alınan BWR/6 modelinde ise nükleer
güvenlik sistemlerinde önemli geliştirmeler
sağlanmıştır.
BWR’lardaki
en önemli gelişme 1997 yılında Japonya’da
Kashiwazaki-Kariwa nükleer santralinde hizmete alınan
ileri kaynar su reaktörü olmuştur. ABWR olarak
adlandırılan bu model ilk gerçek evrimsel 3. nesil
reaktörü olarak nitelendiril-mektedir. ABWR’ların en
önemli özelliği, resirkülasyon ve jet pompalarından
oluşan resirkülasyon sisteminin yerine reaktör dâhili
pompalarının kullanılmış olmasıdır. Böylece reaktör
kabı dışına taşmakta olan karmaşık resikülasyon sistemi
boruları ve pompaları ortadan kalkmış, hem tasarım
basitleştirilmiş, hem de işletme giderleri çok daha
azaltılmıştır. Bir diğer özelliği de daha önceki
tasarımlarda hidrolik prensiple çalışan kontrol
çubuklarının hem elektrikle hem de hidrolik
çalışabilmesidir. Bu daha reaktör kontrol ve kapatma
sistemini daha güvenli hale getirmektedir.